İsrail ile Filistin arasında devam eden çatışmaların gölgesinde, insani yardım girişimleri de ciddi engellerle karşılaşıyor. Türkiye tarafından Gazze’ye gönderilmek istenen 81 kişilik arama kurtarma ekibinin bölgeye geçişine İsrail makamları tarafından izin verilmediği bildirildi. Türk yetkililerin, bölgede artan sivil kayıplar ve devam eden yıkım nedeniyle acil insani müdahale amacıyla görevlendirdiği ekip, Refah Sınır Kapısı’nda bekletiliyor. Ancak İsrail tarafının bu yardımı engellemesi, uluslararası kamuoyunda tepkiyle karşılandı.
İsrail’in söz konusu kararı alma gerekçesi ise şaşkınlık yarattı. İsrail makamları, Hamas’ın elinde bulunan bazı rehinelerin cansız bedenlerini teslim etmeyi reddettiğini öne sürerek, bu durumu Türk kurtarma ekibinin Gazze’ye girişine izin verilmemesine bağladı. İsrailli yetkililer, “Bu şartlarda Türklerin Gazze Şeridi’ne girişine gerek yok” şeklinde bir açıklama yaparak, diplomatik teamüllerin ötesine geçen bir tavır sergiledi.
81 kişilik uzman ekip, yalnızca insan hayatı kurtarmakla görevli profesyonellerden oluşmuyor; aynı zamanda bölgeye ağır arama kurtarma ekipmanlarıyla birlikte ulaştılar. Amacı sadece yıkıntılar altında kalanlara ulaşmak ve sağlık hizmeti sağlamak olan bir misyonun bu şekilde durdurulması, bölgedeki insani krizin daha da derinleşmesine neden olabilecek nitelikte.
Bu durum, sadece Türkiye açısından değil, dünya genelinde yürütülen insani yardım misyonları için de alarm niteliği taşıyor. Savaşın en ağır faturasını ödeyen sivillerin yardımına koşmak isteyen ekiplerin siyasi nedenlerle engellenmesi, uluslararası hukukun temel ilkeleriyle çelişiyor. Türkiye’nin, Filistin’deki sivil halka yardım ulaştırmak için sürdürdüğü diplomatik ve insani çabaların böyle bir duvarla karşılaşması, hem bölgedeki gerilimi tırmandırabilecek hem de insani felaketin boyutlarını artırabilecek bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
Tüm bu gelişmeler, bölgede devam eden savaşın yalnızca silahlarla değil, insani yardımların bile bir “pazarlık unsuru” haline getirildiğini bir kez daha ortaya koyuyor. İsrail’in bu kararı, sadece Türkiye ile ilişkileri açısından değil, uluslararası vicdan nezdinde de tartışmalara neden olmaya devam ediyor.