Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) 39. Olağan Kurultay süreciyle ilgili önemli bir hukuki gelişme yaşandı. Eski Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş’ın da aralarında bulunduğu üç partili, CHP’nin gerçekleştirdiği il kongrelerinin ve bu süreçteki seçimlerin iptali için Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne başvurdu. Başvuruda, mevcut CHP Genel Merkez yönetiminin, önceki kurultayda parti içindeki iradeyi yok saydığı, partideki demokratik hakları engellediği ve bu nedenle seçim sürecinin hukuka aykırı olduğu iddia edildi.
Dilekçede, özellikle parti içi demokrasinin zedelendiği, üyelerin adaylık ve seçim haklarının engellendiği vurgulandı. Ayrıca Ankara ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılıkları tarafından yürütülen soruşturmalar sonucunda hazırlanan iddianamelerden söz edilerek, bazı delegelere maddi menfaat sağlanması, belediye başkanlığı ve meclis üyeliği adaylığı tekliflerinde bulunulması ve CHP’li belediyelerde işe yerleştirme vaatleri gibi usulsüzlüklerin yaşandığı belirtildi. Bu iddialar, partide ciddi bir hukuki kriz yaşandığının göstergesi olarak değerlendiriliyor.
Başvuruda ayrıca, 6 Nisan 2025 ve 21 Eylül 2025 tarihlerinde düzenlenen olağanüstü kurultayların, açılan davaları etkisiz hale getirmek ve mevcut yönetimi korumak amacıyla yapıldığı ileri sürülerek, bu kurultayların yok hükmünde sayılması talep edildi. Parti yönetiminin, bu süreçte hukuka aykırı davranışlar sergilediği ve demokratik işleyişi engellediği savunuldu.
Yargılama devam ederken, mahkemeden CHP yönetiminin görevden uzaklaştırılması, eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ile parti meclisi ve disiplin kurulu üyelerinin görevlerine geri iade edilmesi istendi. Bu talepler, partideki mevcut yönetim ve muhalif kanatlar arasındaki derin çatışmanın hukuki boyuta taşındığını gösteriyor.
CHP içinde yaşanan bu gelişmeler, partinin iç dinamiklerini ve gelecekteki yönelimini ciddi şekilde etkileyebilir. Hukuki süreç ilerledikçe, partinin kurultay süreci ve genel yönetim yapısında önemli değişikliklerin yaşanması ihtimali gündemde. Bu durum, CHP’nin hem parti içi birliğini hem de kamuoyundaki duruşunu şekillendirecek kritik bir dönemeç olarak değerlendiriliyor.
