Bağımsız araştırma kuruluşu Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG), Ekim 2025 dönemine ilişkin enflasyon verilerini kamuoyuyla paylaştı. Açıklanan rakamlar, ekonomik gidişatın vatandaşın günlük yaşamına nasıl yansıdığını bir kez daha gözler önüne serdi. ENAG verilerine göre, aylık enflasyon yüzde 3,05, yıllık enflasyon ise yüzde 68,68 olarak gerçekleşti. Bu oran, resmi enflasyon verilerinin oldukça üzerinde yer aldı ve piyasadaki fiyat artışlarının hız kesmeden devam ettiğini ortaya koydu.
ENAG, TÜİK’ten bağımsız olarak oluşturduğu E-TÜFE (Enflasyon Araştırma Grubu Tüketici Fiyat Endeksi) yöntemiyle 300’ün üzerinde ürün ve hizmet kalemini baz alarak fiyat değişimlerini hesaplıyor. Kuruluşun paylaştığı verilere göre özellikle gıda, kira, ulaştırma ve enerji kalemlerinde ciddi artışlar yaşandı. Gıda fiyatlarında aylık bazda yüzde 4’ü aşan artış, mutfak harcamalarının hane bütçesi üzerindeki baskısını daha da artırdı.
Raporda öne çıkan bir diğer detay ise barınma ve ulaşım giderlerindeki yükseliş oldu. Kira fiyatlarında süregelen artış eğilimi, yılın son çeyreğinde de devam etti. Ulaştırma grubundaki artış ise akaryakıt fiyatlarına paralel şekilde yukarı yönlü seyretti. Enerji maliyetlerindeki yükseliş, hem üretim hem de tedarik zinciri üzerinde ek yük oluşturdu.
ENAG’ın hesapladığı oranlar, resmi kurumların açıkladığı verilerle ciddi bir fark gösterdi. TÜİK verilerine göre aynı dönemde yıllık enflasyon yüzde 32,87 seviyesinde açıklanırken, ENAG’ın tahmini neredeyse iki katına ulaştı. Bu fark, kamuoyunda uzun süredir tartışılan “gerçek enflasyon ne kadar?” sorusunu yeniden gündeme getirdi.
Ekonomistler, ENAG verilerinin yüksek çıkmasının nedenlerini “saha fiyatlarının daha sık güncellenmesi, piyasa değişkenlerinin daha geniş bir örneklemle ölçülmesi ve gıda-hizmet kalemlerindeki artışların doğrudan dikkate alınması” şeklinde açıklıyor. Özellikle serbest piyasadaki etiket değişimlerinin resmi istatistiklerde gecikmeli olarak yansıtıldığı, bu yüzden ENAG verilerinin günlük hayata daha yakın bir tablo sunduğu ifade ediliyor.
Yüksek enflasyon oranı, emekli ve çalışan maaşları için yapılacak zam oranlarını da doğrudan etkileyen önemli bir veri olarak değerlendiriliyor. Memur ve emekliler açısından 2026 yılı başında uygulanacak maaş artışları, hem TÜİK’in hem de ENAG’ın verileri üzerinden değerlendiriliyor. Uzmanlara göre, fiyat artışlarının bu hızla devam etmesi halinde reel gelir kaybının önüne geçmek için ek düzenlemelere ihtiyaç duyulabilir.
Vatandaş cephesinde ise enflasyonun en çok hissedildiği alanlar; temel gıda ürünleri, ulaşım ve barınma olarak öne çıkıyor. Alım gücünün giderek düşmesi, hanehalkı harcamalarında kısıtlamalara yol açarken, özellikle dar gelirli kesimlerde bütçe açığı büyüyor. ENAG’ın raporu, fiyat baskısının kalıcı hale geldiğine ve iç talebin zayıflamasına rağmen maliyet artışlarının sürdüğüne dikkat çekiyor.
Analistler, önümüzdeki dönemde para politikasının sıkılaştırılması, üretim maliyetlerinin düşürülmesi ve gıda arz güvenliğinin sağlanmasının enflasyonla mücadelede öncelikli adımlar olması gerektiğini belirtiyor. Aksi halde, yüksek enflasyonun uzun vadede fiyat istikrarını bozarak ekonomik büyümeyi baskılayabileceği uyarısında bulunuluyor.
Sonuç olarak, ENAG’ın açıkladığı yüzde 68,68’lik yıllık enflasyon oranı, ekonomik göstergelerdeki baskının boyutunu açıkça ortaya koyuyor. Bu tablo, 2026 yılına girerken hem kamu otoritelerinin hem de hanehalklarının mali planlamalarını yeniden gözden geçirmesini zorunlu hale getiriyor.
















